Malatya Mutfak Kültürü
Hikayeler GELİN DÖVDÜRTEN TAS KEBABI Gelinin kocası eve et getirmiş, “hele bir tas kebabı eyle ki yiyek” demiş.
Gelin, tas kebabını yapmak için işe girişmiş. Tabağın üzerine kapattığı tasın
üzerine de, ocağın yanında duran tezekten bir parça alıp koymuş ki, tas
kımıldamaya. Ocağı yakmış, kebabı pişmeye başladıkça tezek buharı emmiş, dağılmış. Gelin,
işin sonradan farkına varmış ama iş işten geçmiş. Kocası seslenmiş: “Yahu avrat, gelem de şu kebabın bi dadına bakam” demiş. Gelin ses
çıkarmamış. Adam gelince bir de bakmış ki kebap hep tezek olmuş. Basmış dayağı
geline. Bu hikâyeye dayanarak Malatya’da tas kebabına “gelin dövdüren tas kebabı”da
derler. GELİN BOĞAN Bulgurun en ufak cinsine “simit” ya da “düğürcek” derler. Bir diğer adı da
“gelin boğan”dır. Bir gün evin gelini simitten pilav pişirir. Canı çok çekmiştir
simit pilavını. Fakat kaynanasından çok çekinmektedir. Sağına soluna bakınır,
kaynanasına göstermeden, dumanı tüten pilavdan kaşık kaşık yemeğe başlar. Fakat
ağzı, o kadar şiddetli yanar ki gözlerinden şırıl şırıl yaş akmağa başlar. Buna
rağmen belli etmemeğe çalışır. Pilavı yerken, simit pilavı lokmasını alelacele yutmak ister. Lokma boğazında
düğümlenir, nefesi kesilir, olduğu yere düşer. Halini fark eden kaynanası
gelinini zor kurtarır. Bundan dolayıdır ki simit pilavının adı “gelin boğan”
olarak da anılır. ÇİZMEDEKİ KEBAP İki elti varmış. Simit bulgurdan kebap yapmışlar. Kaynanalarından çok
korkarlarmış. Kaynanalarının sesini duyunca, kebapları kaynana görmesin diye,
orada bulunan çizmenin içine saklamışlar. O esnada çizme lazım olmuş. Bir de
bakmışlar ki çizmenin içinde kebap var. Gelinlerle kaynana bu yüzden kavgaya
tutuşmuşlar.
|